Muğla Mitingine katılmak için Muğla’ya giden genel Başkan Kılıçdaroğlu Yatağan ve Marmaris başta olmak üzere Muğla’nın ilçelerini gezdi ve buralarda da halkla kucaklaştı.
Muğla Mitinginde on binlere seslenen Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının satır başları :
Genel Başkan Kılıçdaroğlu, taşeron işçiliği tarihe gömeceklerini belirterek, ”Her işçi sendikalı olacak. Her işçinin toplu sözleşme hakkı olacak. Her işçinin kadrosu olacak” dedi.
jQuery1305019758194=”18″>Kılıçdaroğlu, Kışla Parkı’nda düzenlenen mitingde, Muğla’da ikinci mitinge katıldığını ve bugün daha görkemli, daha heyecanlı gençlerin ve kadınların fazla olduğu bir miting yaptıklarını söyledi.
Bu durumdan onur duyduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
”Şimdi desem ki, ‘Muğla Allah’ına kurban’ Recep Bey alınacak. Önce şunu söyleyeyim: 9 yıldır iktidardalar. 9 yıl az değil. ‘İşsizliği çözeceğiz’ diye geldiler. ‘Yoksulluğu çözeceğiz’ diye geldiler. ‘Yasakları çözeceğiz’ diye geldiler. ‘Yoksulluğu, yolsuzluğu bitireceğiz’ diye geldiler. Çözdüler mi? Çözmediklerini ben de biliyorum, siz de biliyorsunuz. Ama belki Ankara’dan birilerinin kulağı duyar da ‘vatandaşın derdi henüz çözülmemiş’ der. Önümüzde bir süreç var, 12 Haziran. Sandığa gideceğiz. Oylarımızı kullanacağız. Bir siyasal iktidar, verdiği sözü tutmazsa, yapacağımız bir iş var. Sandığa onu gömmek. Gömecek miyiz?”
Muğla’nın güzel insanlarıyla gurur duyduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, ”Referandumda önemli bir düğüm attınız siyasal iktidara. Şimdi o düğümün ikincisini atacağız. AKP gibi halkı kandıran, halkın çıkarlarınI savunmayan, kendi cebini düşünen, kendi çıkarlarını düşünen, yandaşlarının çıkarlarını düşünen bir siyasal iktidara ders vereceğiz. Ders vermek zorundayız” dedi.
-”9 MİLYON EMEKLİNİN OYLARININ TAMAMINI İSTİYORUM”-
Muğla’nın doğal harikalarla dolu bir kent olduğunu işaret eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
”Denizi, ormanları güzel, insanları güzel, ama bu kadar güzellik içinde Muğla’da yaşayıp denizi görmeyenler de var. Belediye başkanımız söyledi. Eğer Muğla’da yaşayıp, denizi göremiyorsa, bunun ayıbı Ankara’da iktidarda olanlarındır. Onlar utansınlar bunlardan. Muğla turizm kenti, turizmin başkenti. Dünyanın her tarafından emekliler buraya akın akın gelirler, yaz tatillerini geçirirler. Muğla’nın emeklisi nereye gider? Recep Bey’e göre bizim emekliler yaz tatillerini geçirmek için Kanarya Adaları’na gidiyorlarmış. Çünkü emeklinin durumu iyi, parası iyi. O kadar çok para alıyor ki yaz tatillerini artık yurt dışında Kanarya Adaları’nda geçiriyor. Bazısı Kanarya Adaları’na bazısı Bali Adası’na gidiyormuş. ‘Durumu çok iyi’ diyor. Gerçekten emeklinin durumu iyi mi? Emeklinin durumunu biliyorum. O parayı, şimdi o parayı çıkardın, az sonra bir el uzanır Recep’in eli, onu da alır elinden. Verme parayı çıkarma şimdi. Biliyorsun, bunlar para düşkünü insanlar. Emeklinin durumu iyi değil, ben biliyorum. Emekliler de durumu çok iyi biliyorlar. 9 milyon emekli var. 9 milyon emeklinin 12 Haziran’da 8 milyonundan oy istemiyorum, 8 milyon 999 bininden de istemiyorum. 9 milyon emeklinin oylarının tamamını istiyorum.”
Emeklinin sorunlarını en çok dile getiren genel başkanın kendisi olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, şöyle dedi: jQuery1305019758194=”19″>
”Emekliyi ikinci sınıf yurttaş haline getirdiler. Milli gelir artışından pay vermediler. Onunla ilgili söylemlerde de bulunan genel başkan benim. Emeklinin yıllardır beklediği İntibak Yasası’nı çıkarmaya söz veren genel başkan da benim. O zaman bütün emekliler sandığa giderken, şapkalarını önüne koyarak düşünecekler. Sürünmek mi? Adam gibi dik durmak mı? Sürünmekse, oyunuz AKP’ye, dik durmak, hak aramak, hakkı sağlamak, İntibak Yasası’nı çıkarmak, birinci sınıf yurttaş olmak varsa, adres belli: 6 ok CHP.” diye konuştu.
-” TAŞERON İŞÇİLİĞİ TARİHE GÖMECEĞİZ”-
Yatağan’da kendisini işçilerin karşıladığını anlatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
”Az önce Yatağan’daydık. İşçi arkadaşlar bizi karşıladı. Taşeronlaşma var orada. Devlet hastanelerinde de var. Devlet kurumlarında da var. TBMM’de var. Bütün bakanlıklarda var taşeronlaşma. Niye var? Güzel sömürmek için var, emeği sömürmek için var. Taşeron işçisi, ömür boyu asgari ücrete mahkum edilen kişidir. Taşeron işçisi, sendika hakkı olmayan kişidir. Taşeron işçisi sendika hakkı olmayan kişidir. Taşeron işçisi izin hakkı kullanma imkanı olmayan birisidir. Taşeron işçisi iş güvencesi olmayan en ufak bir itirazda kapının önüne konulan kişidir. Peki biz taşeron işçiliği savunacak mıyız, karşı mı çıkacağız? Karşı çıkacağız. Taşeron işçiliği tarihe gömeceğiz. Her işçi sendikalı olacak. Her işçinin toplu sözleşme hakkı olacak. Her işçinin kadrosu olacak. Her işçi arzu ederse toplu grev sözleşme hakkı var, hakkını arayabilecek. 2 milyon taşeron işçisi var. 2 milyon taşeron işçisine sesleniyorum: Sana iş yasalarında uluslararası sözleşmelerde verilmesi gereken hakkı savunan CHP’dir. CHP’ye oy vermek zorundasın. Geçmişte hangi partiye oy vermişsen ver. Ama şimdi yeni CHP’ye, emeğin partisine, alın terinin, çiftçinin, esnafın sanatkarın partisine oy vereceksin. Oy vereceksin ki yarattığımız katma değeri hakça bölüşelim. O yüzden taşeron işçilerine sesleniyorum: Bütün taşeron işçileri 12 Haziran’da sandığa gitsinler. Hak arıyorlarsa CHP’ye, ‘hayır alın terimiz sömürülebilir’ diyorlarsa AKP’ye oylarını verebilirler.”
-”2B SORUNUNU ÇÖZECEĞİZ”-
Muğla’nın temel sorunlarından birinin 2B arazileri olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
jQuery1305019758194=”20″>”Bu sorun orman köylülerinin sorunu özellikle. 2B sorunu çok önemli. Kişi, babasından, dedesinden kalan yeri çalıştırıyor. Hatta bir dönem devlet tapu da vermiş. Sonra da tapuyu elinden alıyorlar. ‘Sen burada alın teri dökmeyeceksin’ diyorlar. 2B sorununu çözeceğiz. AKP de ‘çözeceğiz’ diyor. Aramızda bir fark var. Fark çok önemli. AKP diyor ki: ‘O araziyi rayiç bedel üzerinden satacağım. Kim parasını öderse ona vereceğim. CHP ne diyor? ‘O araziyi ona anasının ak sütü gibi helal olsun’ diyeceğiz. Tapusuz vereceğiz. Hiçbir bedel almayacağız. Zaten çalışıyor, üretiyor. Orada başkasına devretmemek koşuluyla, çalıştırmak koşuluyla, tapusunu vereceğiz, bedelini de almayacağız. O orayı zaten ekip biçiyor. Zaten alınteri döküyor, zaten üretiyor, zaten çoluk çocuğunu geçindiriyor. Bir de onu satacak mısın? 2B sorunu sadece İstanbul’un Sultanbeyli, Sultangazi sorunu değil, Muğla’nın da temel sorunlarından biridir. Bütün orman köylülerinin de bu gerçeği bilmesi lazım.”
Kemal Kılıçdaroğlu, ”2002′de iktidar olduklarında tutuklu ve hükümlü sayısını veriyorum; 59 bin 429 kişi. Yani 60 bin kişi. 28 Nisan 2011. Bunların iktidar dönemi. Hapisteki hükümlü ve tutuklu sayısı 60 binden 123 bin 916′ya çıkmış’‘ dedi.
Muğla’da Kışla Parkı’nda düzenlenen mitingde halka hitap eden Kılıçdaroğlu, iktidarın temel bir özelliğinin olduğunu ifade ederek, ”Herkesin telefonlarını dinlerler. Ne konuşuyorlardı; yine bir de kendilerine demokrat diyorlar. Bir baktık milleti fişlemişler. Bunlardan bir milletvekili dedi, değil mi? ‘Onlar bizi fişlemişler sıra bize geldi. Şimdi de biz onları fişleyeceğiz’ diye. Size şunu söyleyeyim; Türkiye’nin temel bir sorunu var, demokrasi ve özgürlük sorunu var. Demokrasi ve özgürlük sorununu çözeceğiz. Türkiye’de CHP, üç büyük devrime imza atmıştır. Bir, Cumhuriyeti kurmuştur. İki, çok partili rejimi getirmiştir. Üç, sosyal demokrasiyi getirerek, demokrasinin kökleşmesine ve derinleşmesine yol açmıştır. Şimdi dördüncü büyük devrime hazırlanıyoruz. Türkiye’ye demokrasiyi ve özgürlüğü batı standartlarında getireceğiz” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
”Kimsenin telefonu dinlenmeyecek. Dinleyenler en ağır şekilde cezalandırılacak. Kimsenin özel yaşamına müdahale edilmeyecek. Müdahale edenler kamuoyuna teşhir edilecek ve en ağır bir şekilde cezalandırılacak. Gençlerimiz olur olmaz yerde tutuklanmayacak. Özel yetkili mahkemeleri kaldıracağız. Silivri vahametine son vereceğiz. Siyasallaştırmayacağız yargıyı. Böyle mahkeme mi olur? Vermiş yürütme organının emrine, başsavcısı da Recep Tayyip Erdoğan. Böyle bir şey olur mu? Demokrasiyse evet. Birisi suç işlemişse evet yargılanabilir. Herkes yargılanabilir ama bizim aradığımız ne? Adil yargılama. Almışsın içeriye, üç yıldır içeride, neyle suçlandığını bilmiyor. Dışarıya çıkmıyor. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı da ‘ben rahatsızım’ dedi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa Parlamentosu, saygın sivil toplum kuruluşları, ‘böyle demokrasi olmaz’ diyorlar. Onun için dördüncü büyük adıma hazırız. Dördüncü büyük adımı atacağız. Demokrasi ve özgürlüğü herkes ama herkes için getireceğiz. Bunda kararlıyız.”
Türkiye’de çiftçi üretirse, esnaf çalışırsa, fabrikalar üretirse her şeyin güllük gülistanlık olacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
”Bütün yolumuz, bütün çabamız üretmekten geçiyor. Üreten Türkiye, zenginleşen Türkiye, istihdam yaratan Türkiye, büyüyen Türkiye böyle olur. Şimdi bir slogan bulmuşlar; ‘Türkiye büyüsün, istikrar sürsün.’ Şimdi ne diyeyim ben? 12 milyon 715 bin yoksul yarattılar. İstikrar sürsün hadi bakalım. 12 milyon 715 bin yoksula bir yılda 815 bin kişi ilave ettiler. Yazık günah değil mi bu insanlara? O halde bu istikrar sürerse bu yoksulluk artar. Bu istikrar olmaz. Halk kazanacak. Halk üretecek. Siz çalışacaksınız. Çocuklarınız çalışacak. Herkes iş, herkes aş sahibi olacak. O zaman memleket güllük gülistanlık olur. O zaman istikrar devam eder. İki buçuk aylık Kübra annesinin kucağında açlıktan öldüğünde siz istikrar sürsün diyebilir misiniz? Çok temel bir rakam vereceğim size. ‘İstikrar sürsün’ diyorlar değil mi? 2002′de iktidar olduklarında tutuklu ve hükümlü sayısını veriyorum; 59 bin 429 kişi. Yani 60 bin kişi. 28 Nisan 2011. Bunların iktidar dönemi. Hapisteki hükümlü ve tutuklu sayısı 60 binden 123 bin 916′ya çıkmış. İstikrar sürsün diyorlar değil mi? İşte istikrarları bu.”
-”49 CEZAEVİNİN YERİNE 49 FABRİKA YAPSALAR NE OLURDU”- jQuery1305019758194=”21″>
Hapisteki insanların sayısında yüzde 100′ün üstünde artış olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
”Çoğu ne borcu biliyor musunuz? İcra borcu, elektrik borcu, kredi kartı borcu, bankadan aldığı kredinin borcu. Büyük kısmı bundan hapis yatıyor. Bir kısmı da köyü terk etmiş kaçmış, yakalanıp hapse girmeyeceğim, diye. İstikrar sürsün diyorlar. Bunların döneminde yapılan cezaevi sayısı kaç biliyor musunuz? Kırk dokuz. 49 cezaevinin yerine 49 fabrika yapsalar ne olurdu. 49 fabrika yapsalardı en azından binlerce kişi iş bulmaz mıydı? Hapse girmek yerine fabrikada çalışmak daha doğru değil mi? İstikrar sürsün diyorlar, işte onların istikrarı bu; Türkiye’yi getirdikleri nokta bu. AKP, aldatanlar ve kandıranlar partisidir unutmayın. Dedim ya 1 milyon 700 bin çocuğumuz, annelere söylüyorum, çocukları sizler büyüttünüz, sizler beslediniz, yemediniz yedirdiniz, içmediniz içirdiniz, dershaneye gönderdiniz. Dershaneye gönderdiniz, çocuğum üniversiteyi kazanır bizden daha iyi bir yaşam sürer diye. Ne oldu? Şifre kurbanı oldular. 1 milyon 700 bin çocuğun umuduyla oynadılar. Bu işi yapan adam da koltuğunda oturuyor. 50 sefer dedim, ar damarın çatlamadıysa o koltuktan in aşağı artık.”
Hedeflerinin mutlu Türkiye, mutlu aile olduğuna dile getiren Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:
”İstiyoruz ki bu güzel ülkemizde bir çocuk bile yatağa aç girmesin. İstiyoruz ki bu güzel ülkemizde her ailenin gelir güvencesi olsun, her ailede huzur olsun. Bunun için aile sigortası getireceğiz. Her ailenin güvencesi olacak aile sigortası. Aile sigortası şu; geliri olmayan veya geliri asgari ücretin altında olan her ailede kadının banka hesabına her ay en az 600 TL para yatacak. Gidecek kadın, bankadan parasını çekecek. Çoluk çocuğunun rızkını sağlayacak. Bunun için birilerine minnet borcu duymasına izin vermeyeceğiz. Birilerine mahkum etmeyeceğiz onu. Amacımız, sosyal devleti yeniden ayağa kaldırmak. Örgütlü toplum olmak. İşçisi örgütlenecek, memuru, esnafı örgütlenecek ve biz yoksulluğu idare etmek değil, yoksulluğu bitirmek için iktidar olmak istiyoruz. 21. yüzyılın Türkiye’sine yoksulluk yakışmıyor. Bunu bitireceğiz ve tarihe gömeceğiz.