Göreme’nin ufaklı büyüklü pek çok vadisinin bir arada olduğu Kızıl Vadiler bölgesinden dönüşümüzdeki yolculuk epey zorladı bizi. Musti ve bir grup Kılıçlar Vadisi’ne tırmandı. Ben başta olmak üzere bir grup tembellik yaptık ve sözüm ona düz yola devam ettik. Emre Demir kaptanlığındaki yolculuğumuz Çavuşin’e ulaşmadan sola tarlalara döndü. Ama Göreme’ye doğru akşam soğuğunda yürümek bize epey zor geldi. Hani ayaklarımız şişti, kulaklarımız pişti desem yeridir. Otele varıp da odaya zor attım kendimi. Zindanönü , Kızılçukur, Göreme, Keşişler, Kızıl , Rose (Pembe), Kılıçlarlar Vadisi derken, sıralamayı yaparken uyumuşum. O kısacık uykumda Musti Kolonlu Klise’yi bir daha anlattı. Olacak iş mi? Uykunda bile vadiler ve kiliseler var. “Kolonlu Kilise 11. Yüzyılda, Alpaslan’ın Malazgirt Savaş yıllarında yapılmış da, Direkli ve Ak Kilise de denirmiş. Uzaktan pek dikkati çekmeyen, girişinde güvercinlik girişleri ve etrafında çeşitli yazı ve desenler dikkat çekiyor. Kayalara oyulmuş, tırmanarak çıkılıyor.” diye anlatıyordu. Önder Saral ve İsmet Dim ya yorulduklarından ya da kiliselere doyduklarından tırmanmadılar.
Akşam Göreme’nin en popüler ve en lüks restoranlarından Orient Restoran’a gittik. Yılın ilk gecesi olmasından mı? Biz çok yorulduk ondan mı? Bende dâhil tüm Göçerler çok mutlu olamadık. Yemeği hızlıca ve çabucak yedik ve otele döndük. Çoğumuz erkenden yattık.
Sabah uyandığımda epey dinlenmiş olmama karşın, ayaklarım ve baldırlarım ağrılıydı. Bugün bir başka heyecanlı ve meraklı gündü. Ihlara vadisine gidiyoruz. Batıda Göreme, Kapadokya dendiğinde Ihlara Vadisi de anımsanır ve o bölge ile sanki eşdeş ya da özdeş gibidir. Kahvaltıdan sonra program açıklandı. Önce Derinkuyu’ya daha sonra Ihlara Vadisi’ne gidilecek.
Derinkuyu Nevşehir’in 7 ilçesinden biridir. Kapadokya’da pek çok vadi ve kilise olduğu gibi birçok yer altı şehirleri de var. Ne gezmekle ne de görmekle bitmez. Kaymaklı ve Derinkuyu en büyükleriymiş. Biz en ünlü ve en sık gezilen Göreme’den 38, Nevşehir’den 30 km uzaktaki Derinkuyu’ya geldik. Derinkuyu Anadolu’da sıkça karşılaşacağımız kendi halinde bir küçük ilçe, meydanı, sokakları ve yöresini güzelleştirmeye ve tanıtmaya çalışan bir belediyeleri var. Sokaklarında ilerliyoruz. Küçük bir meydanda sağlı sollu kurulmuş tezgâhlar, yerel ya da bölgesel yiyecek ve hediyelik eşyalar satışı yapan, çoğunluğu kadın satıcılar sizin dikkatinizi çekecek kadar öne çıkıp size bir şeyler satmaya çabalıyorlar. Derinkuyulu kadınlar, yöreye özgü folklorik bez bebeklerini, el emeklerini Derinkuyu Yeraltı Kenti girişinde yerli ve yabancı turistlere satıyorlar. Sema Hanım “kirman için ip açan bezden yapılmış bez bebeklerden” birkaç tane satın aldı.
Yeraltı şehir girişine geldik. Bilet alacağız. Müze kartı ilanlarını ve tanıtımlarını gördüm. Yıllardır isteyip de bir türlü fırsat bulamadığım Müze Kartı aldım. Göçerlerin çoğu da aldı. Bence Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın son yıllarda yaptığı güzel uygulamalardan biridir. Bir yıl boyunca tüm ören yerlerine 20 TL’ye gezebiliyorsun. Özellikle gençlerimizin Müze ve Turistik alanları daha çok ziyaret edebilmeleri açışından çok önemli girişim. Geçmişini bilmeyen bir ulus geleceğini oluşturamaz.
Derinkuyu yeraltı şehrini gezmek için girişten itibaren var olan yön levhalarını izliyoruz. Yer altı şehrinin giriş katında hayvanların bağlandığı yerler bulunuyor. Sonra da yiyeceklerin depolandığı bir başka bölüme geçiliyor. Yeraltı şehrinin her bir bölümü diğerine dar tünellerle bağlanıyor. Her giriş değirmentaşı biçimindeki hareketli kaya kapılarla kapatılabiliyor, bu şekilde düşman saldırılarından korunuluyor. Yeraltı şehrinin şarap yapımında kullanılan odaları da var. Şehir toplam 40 metre derinlikte 8 kattan oluşuyormuş. Şehrin mükemmel bir doğal havalandırma sistemi var. Ortak mutfağı ikinci kattadır. Diğer yeraltı şehirlerinde olduğu gibi Derinkuyu’daki yeraltı şehirlerinin de tüm katları henüz ziyarete açık değil. Derinkuyu’da 50- 55 metre derinlikteki 8. katına inilebiliyor. Bugün için sadece %10’u gezilebiliyor. Musti ve diğer bazı Göçerlerde derinlere inmemek için sığındıkları klostrofobi, yani kapalı alanda kalma korkusu bahanesiyle aşağı inmediler. Aşağı inip çıkmaktan çekindikleri için mi uydurdular gerçekten var mı bilemem. Ama Göçerlerden Sema Kaynar’ın gerçek bir fobisi var. Ailurofobi yani kedi ve köpek fobisi epey dikkat çekiyor.
Neyse biz turumuza devam edelim. Derinkuyu yer altı şehrinin toplam alanı 4.5 kilometrekare. Yaklaşık 20.000 kişinin yaşadığı tahmin ediliyor. Yeraltı şehirlerinin yapımına hangi dönemde başlandığı kesin olarak bilinmiyor. Şehirlerin Hitit döneminde var olduğuna, Hıristiyanlık döneminde de genişletildiği ve özellikle Arap akınlarına karşı korunmak amacıyla kullanıldığına ilişkin bilgiler var. Şehirlerin yiyecek depolamak amacıyla da kullanıldığı anlaşılıyor.
Yeraltı şehrinin mistik turunu tamamladıktan sonra otobüsümüze bindik ve yaklaşık 45 dakikalık yolculuktan sonra Aksaray ilinin Ihlara Vadisi Beldesi’ne geldik. Aslında 12 km olan Ihlara vadisine biz Beldenin içinden giriş yapacağız. Gezimiz yaklaşık 9 kilometre dolaylarında yer alacak. Vadi aşağıda ve kış olmasına karşın muhteşem görünüyor. Girişte teras gibi bir platformda toplu resim çektirdik. Gezimizi asıl adlandıran Ihlara Vadisi gezisi başlıyor ama benim sayfam doldu. Ihlara Vadisi’nin gizemli yolculuğu haftaya kaldı. Tekrar görüşmek dileklerimle.
Dr Nurettin Demir
10.02.2010
Not: Göcek Gazetesi’nin 11.02.2010 tarihli sayısının “Sığla” köşesinde yayınlanmıştır