Göcek Göçerleri Aşk Vadisinde… 3

Sabah, gözlerimi açtığımda oda loştu. Odanın küçük penceresinden gün ışığının içeriye süzülüşü görülmeğe değerdi. Sanki ünlü bir ressamın klasik bir tablosunu seyreder gibiydim.  Çift kişilik yatağın baş tarafı, kayaya oyulmuş kubbeli bir oyuğun içindeydi. Odanın tepesinde havalandırma kanalcığı hunimsi bir görünümdeydi. Odanın taş duvarlarına asılmış, nostaljik gaz lambası görünümlü elektrik aydınlatıcıları kah görünüyor kah görünmüyorlardı. Kalktım ve lambaları yaktım. Bu mistik ortamda sabah hazırlıklarımızı tamamlayıp, karda giydiğimiz giysileri giydikten sonra kahvaltı için Flintstones Cave Cafe’ye doğru gittik.

Otantik bir ortamda kahvaltımızı yaparken Emre de salona restorana gelmişti. Göçerlere tamamlanmış yol güzergâhı kısaca anlatıldı ve 2009 yılının son gününün sıkı bir gün olacağı hatırlatıldı. Dışarı çıkıp, bahçede Göçerleri beklerken, sanki kulağımın dibinde “püfff” diye üfleyen bir ses duydum. Kafamı kaldırdım ki ne göreyim. Hemen tepemizde bir balon otelin üst tarafında sanki bize el ediyordu. Peri bacalarının üstünden kuzeye yani bizim gideceğimiz vadiye, Avanos tarafına doğru gidiyordu. İlk defa tayyare görmüş bir Anadolulu gibi pür dikkat ona bakarken, bir zaman sonra fotoğraf makinemi açıncaya dek bir daha “püfff” etti gitti. Çok hoş çok güzel bir görüntüydü. İnanmayacaksınız ama ben bugüne dek hiç bu kadar yakından “canlı canlı” balon görmemiştim. Televizyonlar ve fotoğraflarda gördüklerim hariç tabi ki. Çok hoştu. Rengârenkti. Ben kendime gelinceye dek tepeyi aşıp gitmişti bile.

Emre ile ikilenen rehberlerimizden, bu gezinin mimarı, Musti grubunu dikkatlice süzüp saydıktan sonra “… bugün uzun bir yolumuz var, Bağlıdere Vadisi (Akvadi ve Aşıklar Vadisi), Uçhisar Kalesi, Güvercinlik Vadilerini gezip, görüp akşama döneceğiz. Akşam da Avanos’ta yılbaşını kutlayacağız” dedi ve yola çıktık. 

Coğrafyaya sempatiniz var mı?  Yön tanıma, kestirme özelliğiniz ne kadar gelişmiştir bilemem ama ben yine de size Göreme ve çevresini kısaca tanıtmaya çalışayım. Harita üzerinde ayaklarınızı Göreme’ye yerleştirin. Ayaktasınız, kollarınızı yanlara ve birazda arkaya iterek açınız.  Gövdeniz ellerinize göre biraz daha önde. Yüzünüzü Avanos’a doğru, yani kuzeye çevirin,  Avanos tarafı daha çukurda. Sol el parmakları batıyı, Uçhisar’ı gösteriyor. Yörenin en yüksek yeridir. Sağ el parmakları Erciyes tarafında Ortahisar’ı işaret ediyor. Sırt yani arka tarafınız da vadilerin başladığı ve yüksek tepeleri gösteriyor. Kollarınızın altında sarkan püsküller de Avanos’a doğru akan derelerin oluşturduğu vadileri anlatıyor. İşte Göreme çevresindeki vadiler ve tepeler. Ve tepenizden geçen balonlar.

Avanos’a doğru giden otoyolun paralelindeki Arnavutköy kaldırım taşlarından yapılan tali yoldan giderken, otelden yaklaşık 1. kilometre kadar sonra Paşabağları’na gelmeden sola saptık. Şehirden uzaklaşmış ve doğa ile başlaşaydık. Kayak yani kar elbiselerini giysek de hava epey soğuktu, hatta Önder “kulaklarım keçeleşti kopmak üzere” diye yakınmıştı. İki gün önce yağan karların kristalleşmesi ve buzullaşması ile dallar, otlar, bitkiler ve çalılar sanki yılbaşı için doğa kendini süslenmiş ve görücüye çıkmıştı. Hatta Sema kar taneciklerinin kristalleşmesiyle oluşan bembeyaz dallardan bir demet yapıp bizlere gösteriyor ve fotoğraf çektiriyordu. Yarım saate yakın yürüyüşten sonra önce bir tepeye daha sonra vadiye ulaşmıştık. Vadi gerçekten çok ilginç ve çok görkemliydi. Bir yandan yürüyor, bir yandan fotoğraflar çekiyorduk.

Göçerlerin yorulduğunu hisseden rehber, çoğu ikiz olan ve hemen hemen çoğu şapkalı olan, yüksek ve de dik yani erektil peri bacalarının önünde mola verdi. Kâh tek tek kâh grup olarak fotoğraf çektirirken Musti “ … bu vadi Bağlıdere Vadisidir. Bu vadinin Turistik rehber kitapçıklarda, haritalarında ve halk arasındaki adları; Âşıklar Vadisi ve Ak Vadidir.  Vadi iki kısımdan oluşmuştur. Kuzey tarafı, yani bu yüksek peri bacalarının olduğu yer “ Âşıklar Vadisi”, Uç Hisar’a yakın kısmı ise “Ak Vadi” olarak söylenir. Bağlıdere vadisi parkurunun iki başlangıcı vardır. Birincisi Uçhisar tarafından başlar ve aşağı doğru olanıdır. Diğeri bizim geldiğimiz yerden yani aşağıdan yukarı doğru olanıdır.  Genelde 2. rota pek tercih edilmez. Siz Göçer olduğunuz için aşağıdan yukarıya yani zirveye (yaylaya) doğru yürüdüğünüzden buradan getirdim. Bu parkur yaklaşık 4,5 km ve 2,5 saatlik bir vadidir. Haydin tabanınıza kuvvet devam ediyoruz” dedi ve yola koyuldu. 

Biz vadide doğanın oluşturduğu güzelim yapıları ve peri bacalarını, vadinin iki tarafındaki zaman zaman dik yamaçları hayranlıkla izlerken, tepemizden de renk cümbüşüne bürünmüş balonlar geçiyordu. Püf dedikçe bir alev topu çıkıyor ve sanki onları biraz daha yükseklere kaçıyordu.

Aşk vadisini tamamlayıp da bembeyaz kayaları ve yamaçları görünce Ak Vadi’ye geldiğimizi anlamıştık. Karların kaplayamadığı yerlerde yamaçlar bembeyazdı.  Bağlıdere vadisini baştan başa yürüyüp yukarı doğru tırmanırken ağaçların dallarında kalan iğde, alıç, muşmula ve elmalardan koparıp koparıp enerjimize doğal takviye yapıyorduk. Dallarda ve yamaçlarda biriken karlardan da kar lokmaları yapıp susuzluğumuzu gideriyorduk.

Omcaları toprakla desteklenmiş belki de 100 yıllık bağların arasından geçerek Onyx Fabrikasının önüne gelmiştik. Haftaya buluşmak üzere hoşcakalın.

Dr Nurettin Demir

20.01.2010

Not:  21.01.2010 tarihli Göcek Gazetesinin “Sığla” köşesinde yayınlanmıştır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir